TRUMP'IN TİCARET SAVAŞI NASIL SONUÇLAR DOĞURUR?
ABD'nin ticaret savaşı başlattığı ülkelerin listesi giderek uzuyor. Ancak, bu savaşın ABD için yaratacağı sonuçların listesi de kabarıyor. Uluslararası uzmanlar, ABD'nin bu politikasının küresel ekonomiyi nasıl etkileyeceğini Sputnik'e değerlendirdi.
Ankara ile Washington arasındaki ilişkilerde krizin yaşandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin büyük ticaret ortaklarıyla ulusal para cinsinden işlem yapmaya hazırlandıklarını açıkladı.

Erdoğan, Türk lirası ile ticaret yapılacak devletler arasında Rusya, Çin, Ukrayna ve İran'ı gösterdi.
"Eğer Avrupa ülkeleri de dolar zincirinden kurtulmak istiyorlarsa, Ankara onlarla da benzer bir şekilde çalışmaya hazırdır."

Recep Tayyip Erdoğan
Türkiye Cumhurbaşkanı
BASKI ARACI OLARAK DOLAR
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) uzmanı ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sadık Ünay, Sputnik'e yaptığı değerlendirmede, ABD'nin siyasi hedeflerine ulaşmak için ekonomik araçları kullandığını söyledi:

"ABD artık kendini eski imajını korumak zorunda hissetmiyor ve dış politikada sorun yaşadığı her ülkeye karşı ilk etapta bu tür ticari engeller, gümrük vergisi artışları gibi, ellerinde can yakabilecek hangi araçlar varsa kullanıyor, bu tarz neo-merkantilist diyebileceğimiz bir yaklaşım sergiliyor."

Ünay, doların ABD'nin elinde bir baskı aracı olduğuna dikkat çekiyor:

"Mesela Çin açısından bakacak olursak ABD'nin sürekli dolar/yuan kuru üzerinden Çin'e baskı uyguladığını görürüz. Aynı şekilde ABD'nin Rusya'ya karşı 2015 yılında başlayan ve rublenin değer kaybını tetikleyen benzer bir ekonomik operasyonu vardı. Şimdi aynı yöntemle Türkiye'ye de baskı yapmaya çalışıyorlar. Bence ne Çin ne Rusya ne de hızla büyüyen başka bir ekonomi, mevcut dolar yönelimli sistemden memnun olabilir. Tüm oyuncular bunu ortadan kaldırmak istiyor, ancak ticari işlemlerin ulusal para cinsleri kullanılarak yapılabilmesi için, uluslararası ticaret ve finansal akışa uyan bir altyapının oluşturulması lazım. Türk-Amerikan ilişkilerindeki mevcut krizden dolayı, özellikle Türkiye'nin bu konuda en proaktif ülkelerden biri olması muhtemeldir."
"Gelecekte, ulusal para birimi cinsinden ticaretin ve bu tür takas mekanizmalarının giderek daha fazla gelişeceğini ve doların devre dışı kalacağına inanıyorum. Elbette, doların hakimiyetinin hızlı bir şekilde ortadan kalkmasını bekleyemeyiz, ancak BRICS ülkeleri ve uluslararası ticareti geliştirmeyi amaçlayan diğer tüm gelişmekte olan oyuncuların, dolar baskısını etkisiz hale getirmek için girişimlerde bulunacağını düşünüyorum."
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) uzmanı ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sadık Ünay
Ünay'a göre, ticaret savaşının yol açtığı dünya ekonomisindeki mevcut kriz, ABD ekonomik sistemi üzerinde de olumsuz bir etki yaratacak, ancak Washington bu sorunu ekonomik olmayan yöntemlerle çözmeye çalışacak.
"Küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama kesinlikle ABD ekonomisini de etkileyecektir, ancak Washington başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde bölgesel çatışmalar çıkarmak, silah üretimini daha da arttırmak ve enerji sektöründeki konumlarını güçlendirmek suretiyle bu açığı kapatmayı başaracaklarını sanıyor.

ABD'nin saldırgan bir dış politika ve daha çok silahlanma yoluyla yüksek teknoloji alanlarındaki gelirlerini arttırma gibi bir yaklaşımı var."
ÇİN'LE TİCARET SAVAŞI ABD'Yİ NASIL ETKİLER?
Bu arada, Trump'ın Çin'e karşı başlattığı ticaret savaşı, üretim kapasiteleri oldukça yüksek Amerikan şirketleri başta olmak üzere, ABD'nin kendisi için de ciddi sonuçlar doğurabilir.
ABD'de ticareti zorlaştırmak
Çin pazarında yerel şirketlerle ortak girişimleri olan ya da şubeleri bulunan birçok ABD'li şirket mevcut. Bu şirketlerin geçen yıl Çin'de edindiği kazanç 500 milyar dolardı ve varlıklarının toplam değeri 600 milyar dolar civarında. FactSet Research Systems Inc.'in verilerine göre, Apple'ın küresel satışlarının % 19'u, Intel satışlarının % 24'ü, Qualcomm satışlarının % 65'i ve Starbucks gelirinin % 20'si Çin'de gerçekleşti. Yasalar doğrultusunda, Çin'de elde edilen gelirleri çekmek, sadece mali makamların onayı ile mümkün. Aslında, sınır ötesi döviz transfer işlemlerini zorlaştırmak pekala mümkün olabilir.

Çin'in elindeki bir başka koz da akıllı telefonlar, anakartlar ve diğer bazı yüksek teknoloji ürünlerinin ekranlarında kullanılan, 17 kimyasal elementten oluşan nadir toprak metalleri. Bu hammaddenin büyük kısmı, yaklaşık % 90'ı Çin'de bulunuyor. Çin'in bu hammaddelerin ihracatında kotaları sıkılaştırmaya karar vermesi ihtimali ve bunun sonucunda akıllı telefonların üretimi için kurulan tedarik zincirlerine ne olacağı konusunu dünya teknoloji devlerinin uykularını kaçırıyor.

ABD, Çin'den, sattığı miktardan 375 milyar dolar daha fazla miktarda mal almasına karşılık, hizmet sektöründe tam tersi bir durum var. ABD geçtiğimiz yıl 58 milyar dolarlık hizmet götürdü ve karşılığında sadece 18 milyar dolarlık hizmet aldı. ABD Ekonomik Analiz Bürosu verilerine göre, bu miktarın yarısından fazlası eğitim ve turizm hizmetlerinden elde edilildi. Çin, turizm sektöründe ABD'ye büyük darbe vurabilir. Daha şimdiden Çin'den ABD'ye giden turist sayısında önemli oranda bir düşüş var.
Çin'de de elbette Amerikan ticaretine etki eden yönetim kolları mevcut. Fakat Chongyang Halk Üniversitesi Finanasal Araştırmalar Enstitüsü, Araştırma Görevlisi Liu Ying'e göre, ABD'nin uyguladığı tarifelerden en fazla zararı Amerikan ticareti görecek ve bu durum Çin yetkililerinin katılımı olmadan gerçekleşecek.
"ABD'nin vergileri altındaki Çin mallarının % 73'ünden fazlası ara mallar, bu yüzden sadece Çin değil, aynı zamanda ABD de kendi uyguladığı gümrük vergilerinden etkilenecektir. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Araştırma ve Geliştirme Merkezi, Çin sanayisinin herhangi bir endüstrisindeki ilk 5 en iyi girişimin yabancı sermayeli işletmeler olduğunu belirten bir rapor yayınladı. Başlıca 28 sanayi sektöründen 21'inde yabancı sermaye çoğunluk statüsünde. Cam endüstrisi, asansör üretimi, bunların hepsi yabancı şirketler tarafından kontrol ediliyor. En büyük 18 ev aleti üreticisinden 11'i yabancı sermayeli. 150 kozmetik ürün şirketi, farmakoloji sanayinin % 20'si yabancı sermayenin elinde."

Japon Kyorin Üniversitesi Fahri Profesörü Umada Keiichi ise şunları söyledi:

"Çin ile ABD arasında vergi gerginliğinin artması durumunda, konu vergilerin ötesine geçebilir ve henüz uygulanmamış diğer tedbirlere geçilebilir. Çin elinde 'rehin' gibi tuttuğu ve 1 trilyon doları bulan ABD hazine menkul kıymetlerinin büyük bir miktarını satma tehdidinde bulunursa, ABD ne yapacak? Mesela, Çin'in, ABD Hazinesi tahvillerini piyasaya sürmeyi bir misilleme aracı olarak kullandığını düşünürsek... Uzun vadeli faiz oranları derhal uçacağından, bu durum ABD ekonomisine büyük zararlar verecektir. Bu, piyasa katılımcılarının küresel ekonomi için risk unsuru olarak gördükleri en kötü senaryo."

ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin uyguladığı vergi yaptırımlarının olumlu sonuçlar yarattığı konusunda ısrar ediyor. Çin'in ticaret ve sanayi politikasında taviz vermemesi halinde, tüm Çin ithalatını vergi yoluyla engellemekle tehdit ediyor. Ancak ticaret savaşı ABD'yi yeniden büyük bir devlet yapacak mı?
"Çin mallarına dünya çapında talep var ve elbette Çin, ürünleri için başka pazarlar bulabilir. Bununla birlikte, ABD gibi büyük bir pazar bulmak mümkün olmayabilir. Çin'in satış pazarlarını genişletme imkanları yine de sınırlı. Zira ABD dünyanın en büyük tüketicilerinden ve Çin üzerindeki etkisi önemli olacaktır, çünkü ABD gibi başka bir pazar bulmak mümkün değil. Ancak, ABD'nin de kendi ürünlerini satmak için Çin pazarı gibi büyük bir pazar bulamayacağını kabul etmeliyiz."
Wang Zhimin
Çin Dış Ekonomi ve Ticaret Enstitüsü Küreselleşme ve Modernizasyon Merkezi Direktörü
"ABD'nin küresel ticaret savaşındaki başlıca rakipleri olan Çin ve Avrupa Birliği teslim olmayacakları gibi, Washington'ın Asya Pasifik'ten müttefikleri de ABD karşıtı bir ekonomik koalisyon kurmaya başlıyor. Trump imkansızı başardı; Çin karşıtları, Pekin'le aynı safta buluşmaya hazırlanıyor."
İvan Danilov
Bağımsız Rus analist
Vietnamlı uluslararası askeri ve siyaset bilimi uzmanı Nguyen Minh Tam'a göre, ABD küresel egemenlik stratejisinin büyük iflasıyla karşı karşıya kaldı: "Bugün, ABD yönetimi, yalnızca FED'in basma hakkına sahip olduğu dolara bağımlı durumda. Diğer ülkeler doları dışlayıp tam olarak kendi para birimleri üzerinden işlem yapmaya başladıkları anda, ABD'nin egemenliği sona erecektir."

Rus Stratejik Araştırmalar Enstitüsü uzmanı Vyaçeslav Holodkov'a göre, "Dünya, Trump Amerika'yı 'yeniden büyük bir devlet' yapıncaya kadar, çaresizce oturup beklenmeyeceğini anlamaya başladı. ABD'nin Asya Pasifik'teki Japonya, Güney Kore, Hindistan ve Avustralya gibi başlıca ekonomik ortakları, halihazırda Çin ile yeni bir ekonomik blok oluşturulmasını tartışıyor. Yakın bir zamana kadar, böyle bir şey hayal bile edilemezdi. Yeni Asya ticari birliği bu yılın sonuna kadar kurulabilir. Bu birliğin katılımcılarından her biri, bir şekilde ekonomik yaptırımlara karşı savunmasız. Ancak birlikte bir güç haline gelerek ABD'li şirketlere büyük zararlar verebilirler."
İRAN PETROL AMBARGOSUYLA MÜCADELEYE DEVAM EDİYOR
İran petrolünün Çinli alıcıları, ABD'nin Tahran'a yeniden yaptırım uygulaması olasılığına karşı kesintisiz tedarik sağlamak için, yüklerini National Iranian Tanker Co'ya (NITC) ait gemilerle taşımaya başlıyor.

Bu, İran petrolünün en büyük tüketicisi olan Çin'in, ABD'nin yaptırımlarına rağmen bu ülkeden petrol almaya devam etmek istediğini gösteriyor.
Çin'de bulunan Güneybatı Üniversitesi'nin İran Çalışmaları Merkezi'nden Ji Kaiyun'a göre, ABD'nin şeyl petrolü de dahil olmak üzere, dünyanın en büyük petrol tüketicilerinden biri olan Çin, İran kartını ABD'ye karşı ek bir baskı aracı olarak kullanabilir.

"İran petrolü Çin için çok önemli, iki ülkenin enerji kaynakları alanında birbirlerine karşı tamamlayıcılığı yüksek. Ancak İran, Çin'e daha fazla bağımlı, çünkü ürünleri için bu tür başka bir pazar bulmak zor. Ancak Çin, diğer ülkelerden de petrol satın alabilir.
Ayrıca, hem Çin hem de İran, şu anda ABD'nin hedefinde. Bu nedenle, iki ülkenin karşılıklı desteği reddetmesi için bir sebep yok."
İran ile işbirliğinden dolayı olası yaptırımlara maruz kalma tehdidine rağmen, Afrika da işbirliğinden vazgeçmiyor. Örneğin, İran ile Afrika arasındaki Ekonomik İşbirliği Konseyi, ülkeler arasındaki ticarette petrol ürünleri karşılığında altın vermeyi teklif ediyor. İran ile Afrika arasındaki Ekonomik İşbirliği Konseyi Başkanı Hasan Khosrowjerdi, Sputnik'e verdiği röportajda, "ABD'nin baskısı olmasına rağmen, İran ile ticaret yapmaktan korkmayan ülkeler var" dedi. "Altın dövizi destekliyor. Ulusal para birimini güçlendirebiliyor. Bu nedenle, altın ile mal takasını önerdik. Gana, Güney Afrika ve diğer bazı Afrika ülkeleri altın rezervlerine sahip ülkeler. Onların da istemesi durumunda, altın ile petrol takası yapmaya hazırız."
İranlı enerji uzmanı Seyed Saeed Mirtorabi Sputnik'e yaptığı değerlendirmede, İran'ın, Irak ile savaşı sırasında edindiği tecrübeden dolayı, yaptırım koşullarında, uluslararası sözleşmelerde dolarsız veya takas gibi diğer yöntemlere başvurduğunu belirtti.
"Aslında, yaptırım altında olan ülkeler, dolar dışında bir parayla ya da takas yoluyla ticaret yapabiliyorlar. Şimdi ticaret euro ya da ulusal para biriminde yapılıyor. Takas ticaretine gelince, İran, Irak'la savaş sırasında benzer bir deneyim yaşadı. Petrol sattık ve karşılığında mal aldık. Ayrıca, gelişmiş ülkelerle, örneğin Japonya'yla ve gelişmekte olan ülkelerle ticaret yaptık."
Mirtorabi'ye göre, 2000'li yıllarda, dünya ticaretinde ödeme aracı olarak altın kullanımına yönelik bir eğilim gözlenmeye başladı.
Irak da, İran'la işbirliğini reddederek kendisine ekonomik anlamda bir zarar gelmesini istemiyor.
İran Azadegan petrol sahasında işçiler / Foto AP, Vahid Salemi
Eski Irak milletvekili İbrahim ar-Rukabi Sputnik'e verdiği röportajda, ABD'nin eylemlerinin şantaj olduğunu söyledi: "Amerikalıların İran'la ilişkilerinde problemleri var. Şimdi nükleer anlaşmayla bağlantılı olarak bir gerilim var. Ancak bu, Irak'ın İran'la ilişkileri bozması gerektiği anlamına gelmez. Bu bizim komşumuz, ekonomik, sosyal, dini alanlarda çeşitli seviyelerde ilişkilerimiz var. Eğer köklü bağları koparırsak, bu bir krize yol açar. Evet, en basitinden, İran'dan aynı ürünleri, meyveleri ve sebzeleri ithal etmeyi bırakacağımızı düşünün. Raflarımız anında boş kalır. Bir de Irak'a gelen çok sayıda İranlı turist var, bu bizim için çok önemli. Amerikalıların gerçek bir şantaj politikası izledikleri görülüyor."
Irak'ın kendi iradesi ve net bir tutumu var. Amerikan çıkarlarına hizmet etmeyecek, biz sömürge değiliz.
İbrahim ar-Rukabi, Irak Parlamentosu Eski Üyesi
PETROL TİCARETİNDE DOLARI REDDETMEK
Haziran ayında, Dünya Bankası ekonomistleri şunları söyledi: Dünyada dolarsız ticaret süreci başlatıldı ve durdurulamaz. En büyük petrol ihracatçılarının doları reddetmesi, mali sistemin modifikasyonu için ciddi bir ivme oluşturacak ve dolarsız ticarete yönelik küresel eğilimi güçlendirecektir.

Körfez ülkelerindeki büyük petrol ihracatçıları da dolardan vazgeçmeye hazır mı?
Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin (GCC) Danışma Kurulu üyesi Abdel Aziz al Arayar, Sputnik'e yaptığı değerlendirmede, Arap ülkelerinin dolardan vazgeçmesi için bir neden olmadığını söyledi: "Körfez ülkelerinin ödemelerde rial, dinar veya dirhem gibi ulusal para birimlerine geçme ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Bunlar çok güçlü para birimleridir ve dolarla bağlantılıdırlar. Para biriminin nasıl adlandırıldığı önemli değil. Önemli olan kabul görmesi ve güçlü bir ekonomi tarafından desteklenmesidir."

Katar Üniversitesi'nden siyaset bilimi öğretim görevlisi Ali al Heil, Sputnik'e yaptığı değerlendirmede Basra Körfezi ülkelerinin dolara olan bağımlılık konusunda farklılıkları olduğunu söyledi: "Örneğin, Kuveyt dinarı dolara bağlı değil. Bu nedenle, bu ülke, Basra Körfezi'nde tek bir ulusal para birimi oluşturma fikrini aktif olarak desteklemektedir. Ama bu bölgedeki diğer ülkelerin para birimleri doların elinde rehin durumundalar."

"Tek bir dinar hayali Basra Körfezi'nde uzun zamandır var. Bu ülkelerin insanları uzun yıllardır ortak bir para birimine geçilmesini ve serbest dolaşım için devletlerarası sınırların kaldırılmasını savunuyorlar."

Uzmana göre, tek bir para birimine geçilirse, bu en az % 30 gibi somut bir ekonomik etki sağlayacak. Birçok ekonomik sorun ve köklü hastalık kendiliğinden ortadan kalkacak.

Mısırlı ekonomi uzmanı Muhammed Abdel Jawad, Basra Körfezi ülkelerinin ortak bir çözümü kabul ederek dolardan vazgeçmeye gidebileceğini söyledi.
"Tek başına dolardan uzaklaşmak çok zor. Fakat, eğer Basra Körfezi ülkeleri bunu birlikte yapmaya karar verseydi, eğer tek bir para birimine geçilseydi, bunun çok büyük bir etkisi olurdu. Böyle bir adım, Basra Körfezi'ni dünya ekonomisinin liderlerinden yapardı. Avrupa ülkeleri, 42 dili, farklı dinleri, siyasal yönelimleri, monarşileri ve cumhuriyetleri içeren Avrupa Birliği'nde birleşti. Ve kendi para birimi olan euro, dolarla rekabet ediyor ve çoğu zaman da gerisinde bırakıyor."
Körfez ülkeleri tek bir para birimi oluştursalardı, dolar titrerdi.
Muhammed Abdel Jawad
Uzmanlar, dünya finansal sisteminde doların hakimiyetinin azalacağına inanıyor. ABD'nin küresel ölçekte ciddi sorunlara yol açacak yaptırımları ve ekonomik baskısı, tüm uluslararası ilişkiler sisteminin yeniden gözden geçirilmesini gündeme getirebilir.

Sonuç olarak, Trump'ın yanlış hesap yaptığı en büyük konu 'America First' (İlk önce Amerika) sloganının 'America alone'a (Yalnız Amerika) dönüşmesi.
Made on
Tilda