Vladimir Buşuyev:
"Gelibolu, ülkelerimizin tarihinin ortak sayfası"
1920-21'li yıllarda Gelibolu'da ölen Ruslar anısına yapılan anıtın görkemli açılış töreninin üzerinden tam 10 yıl geçti.

Türkiye'de bu yıl 10 yıl önce olduğu gibi, bir kez daha dönemin trajik olaylarının anısına bir etkinlik düzenlenecek.
Andrey Pervozvannıy Vakfı Müdürü Vladimir Buşuyev, bu yıl yapılacak etkinliklerin programını ve ayrıntıları Sputnik'e anlattı.
Vladimir Viktoroviç, bu yıl 1920-21'li yıllarda Gelibolu'da gerçekleşen trajik olaylarla ilgili yapılacak etkinliklerden kısaca bahseder misiniz?
Gelibolu'da 10 yıl önce anıtın açılması her şeyden önce 'beyazlar' ve 'kızıllar' arasındaki bölünmenin alt edilmesinin, tarihi adaletin yeniden canlandırılmasının sembolü oldu. 2018 yılında Türkiye'de gerçekleştireceğimiz etkinlikler sırasında da Gelibolu'nun tarihimizin ortak bir sayfası olarak önemini vurgulamak istiyoruz.
Vladimir Buşuyev
Andrey Pervozvannıy Vakfı Müdürü
1920-21'li yıllarda gerçekleşen olayların, Rusya ile Türkiye'nin yakınlaşma noktası olduğunu söylemek mümkün. Ruslar Gelibolu'ya geldiğinde, bölge halkı onlara endişeli ve temkinli yaklaştı. Ancak oldukça hızlı bir şekilde aralarında dostane bir güven ilişkisi gelişti. Türk aileler Rus ailelerin bir kısmına evlerinde kalacak yer verdi. Rusların barınması için bazı okullar ve camiler tesis edildi. Ruslar bölge halkının aklında iyi hatıralar bıraktı. Rusların Gelibolu'da kalma öyküsü, yardımlaşma ve dayanışma öyküsüdür.

Bu olaylara değinmenin Rusya ile Türkiye gündemi üzerinde özel bir olumlu etki bırakacağından eminiz.
Bildiğimiz kadarıyla, Andrey Pervozvannıy Vakfı (APV) olarak birçok anıtın restorasyonunda aktif bir şekilde yer alıyorsunuz. Böyle bir şey yapma fikri nasıl oluştu? Sizi buna yönelten şey ne oldu?
1921 yılında inşa edilen Gelibolu anıtı 1949 yılında deprem nedeniyle yıkıldı. O tarihten beri ilk dönem göçmenler ve yerel yönetimler anıtın restorasyonu için çaba gösterdi, ancak çeşitli nedenlerden bu yapılamadı. Öncelikle finansman kaynağı eksikliği vardı. 1996 yılında Rusya Büyükelçiliği, konuyu Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na taşıdı. 2003 yılında Türk yönetimi orijinal projeye uyumlu olarak anıtın restore edilmesine olumlu bakıyordu. 3 yıl sonra büyükelçilik tarih ve anıtlar konusunda deneyimli bir toplumsal kuruluş olarak bize anıtın restore edilmesiyle ilgili talepte bulundu. Sözgelimi 2005 yılında Vakıf'ın girişimi ve desteğiyle Rusya'nın İstanbul Başkonsolosluğu'ndaki Rusya Arması takıldı. Bu arada Rus Diasporası temsilcileriyle de tanışmış bulunuyor ve tarihi önemi ile toplumsal anlamda nasıl bir ses getireceğini düşünerek Gelibolu anıtının restore edilmesinin öneminin farkındaydık.
Vladimir Buşuyev,Andrey Pervozvannıy Vakfı Müdürü
Eminim yüzyıl önce gerçekleşen bu olaylar hakkında çok sayıda belge ve materyal görmüşsünüzdür. Gelibolu'ya yerleşen kaç Rus vatandaşı olduğu tam olarak belli mi? Bunlar temel anlamda hangi tabakadan insanlar? Bu alanda bilimsel araştırmalar gerçekleştirildi mi? Rus ve Türk araştırmacıların bu konuyla ilgili ortak çalışmaları var mı? Rus ve Türk uzmanlar arasında bu yönde işbirliği nasıl bir gelişim gösteriyor?
Kasım 1920'de Gelibolu'ya General Vrangel komutasındaki Rusya ordusu birliğinden kalan askerler yerleştirilmişti. Rusya ordusunun tüm birlikleri General Kutepov komutasındaki Birinci Kolordu'ya destek olarak verilmişti. Kolorduda 20 binden fazla asker vardı. (Gelibolu'ya gelen Birinci Kolordu'da 1 Ocak 1921 itibariyle 9540 subay, 15617 asker, 369 devlet görevlisi, 142 doktor ve sıhhıyeci olmak üzere toplam 25868 kişi vardı. Onlarla birlikte bölgeye gelen kadın ve çocuk sayısı da 15 Ocak 1921 tarihi itibariyle 1444 ve 244'tü. Kolorduda ayrıca 10-12 yaşlarında yaklaşık 90 öğrenci vardı.) Kolorduda ilginçtir ki 1905 isyanının liderlerinden, Beyaz Ordu üyesi olan Teğmen Schmidt'in öz oğlu Yevgeniy Petroviç Schmidt de vardı. Ruslar Bulgaristan ve Yugoslavya hükümetlerinin Kolordu'nun kendi topraklarına yerleştirilmesine izin verdiği 1921 yazına kadar Gelibolu'da kaldı. Aralık ayına doğru yeniden yerleştirme işlemi tamamlandı ve teknik ve süvari birliği ise ancak 1923 yılında tahliye edilebildi. Gelibolu'da 100'ü aşkın çocuk doğmuştu. Birinci Kolordu saflarından ve Gelibolu'da defnedilen 342 kişi anısına anıt dikildi.


Vakıf 2009 yılında 'Gallipoliiskiy krest Russkoy Armii' isimli kitabı çıkardı. Kitabın ilk bölümü anıtın 2008 yılında restore edilmesi sürecini anlatıyor. İkinci bölümünde ise 1923 yılında Berlin'de görgü tanıkları ve dönemin olaylarını doğrudan yaşayanlardan edinilen bilgiler doğrultusunda basılan 'Gelibolu'da Ruslar' derlemesi mevcut. Kitap çağdaş Türk bilim insanları tarafından günümüz Gelibolusu'nda Rus mirası konulu bir makalesi ile sona eriyor.

Gelibolu teması bilimde birçok açıdan yer buluyor. Rusların Gelibolu'da kaldığı döneme dair kültürel ve günlük yaşamdan ayrıntılar, kültürler ve medeniyetler arası diyaloğa ilişkin konular irdeleniyor. Rusya'da da Türkiye'de de bu konuyla ilgili araştırmalar var. Gelibolu konusu Çanakkale Üniversitesi'nin de büyük dikkat verdiği bir konu.
Rusların Gelibolu'da bulunduğu dönemde Türkiye de ciddi bir zorluk içindeydi. Kurtuluş Savaşı vardı, ülke imparatorluktan bir cumhuriyete dönüştü. Bu koşullar altında yerel yönetimler ülkelerine gelen Ruslara nasıl yaklaştılar? Gelibolu'da kalan Ruslar ne gibi zorluklarla karşılaştı?
Mesele şu ki, Ruslar geldiği dönemde Gelibolu da pek iyi bir durumda değildi. Kısa süre önce deprem olmuştu, askeri operasyonlar yaşanmıştı. Bu nedenle Rusların vadiye, çadır kampına yerleştirilmesi gerekti.

Gelibolu Ruslar gelmeden önce de kültürel ve etniksel açıdan çok renkli bir yerdi. Rumlar, Türkler, Ermeniler ve Yahudiler burada yaşıyordu. Aynı dönemde Senegallilerden oluşan Fransız garnizonu da Gelibolu'daydı.

Geliboluluların anlattıklarına göre Ruslara en iyi yaklaşanlar aynı dinden olan Rumlardı. Ancak Rusların Türklerle olan etkileşimlerinde de krizler yaşanmıyordu. Türkler de her zaman olduğu gibi askeri sınıfın temsilcilerine büyük bir saygıyla yaklaşıyordu.

İlginçtir ki Ruslar Gelibolu'ya kendi alışkanlıklarını getirdi, bunların çoğu Türkler tarafından da benimsendi. Sözgelimi Rusların Gelibolu'ya gelişiyle birlikte plaj yapıldı, zira Türklerin denizde yüzme gibi bir alışkanlıkları yoktu. Ruslarla birlikte Gelibolu'ya ilk otomobiller ve sinema geldi.
Türkiye'ye gelen Ruslara ne olduğu konusunda bir bilgi var mı? Nereye gittiler? Aralarında Türkiye'de kalmak isteyenler oldu mu? Torunları hakkında bilgi var mı? Bu kişilerin yer aldığı bir birlik mevcut mu? Varsa onlarla işbirliğiniz nasıl gelişti?
Vrangel, Balkan ülkelerinin hükümetleriyle (Bulgaristan ve Sırbistan) temas kurup ordusunun bir kısmını alacakları konusunda anlaşmaya vardı. 14 Aralık 1921 yılında Gelibolu'da kalan son birlik Bulgaristan'a gitti, ancak belirttiğim gibi bir kısım 1923 yılına kadar Gelibolu'da kaldı.

O veya bu nedenden Gelibolu'da çok az kişi kaldı. Yerel halk dahi onlar hakkında çok az şey biliyor. Yaklaşık 10 yıl önce Türk araştırmacılar 1920'lerdeki olayları hatırlayabilecek Gelibolu halkına, yaşlılara konuyla ilgili sorular sormuştu, onlar da uzun boylu, fiziksel açıdan çok güçlü olmasıyla bilinen ve limanda hammal olarak çalışan 'Rus Mecid' isimli bir kişiden söz etmişti.

22 Kasım 1921 yılında Rus askerlerinin Türkiye'nin yarımadasındaki boş alanlara gelmesinin birinci yıl döneminde 'Gelibolu Topluluğu' isimli bir kuruluş oluşturulmuştu, başkanlığına da General Pyotr Nikolayeviç Vrangel seçilmişti. Bu topluluk ilk göç dalgasıyla gelen göçmenlerin birleştiği en büyük oluşumdu ve dünyanın birçok ülkesinde şubeleri vardı. 'Geliboluluların' temsilcileri 2008 yılında anıtın açılışına katıldı, bu yıl gerçekleştirilecek etkinliklerde de yer alacaklar.
Made on
Tilda