Salı - Cuma infazları ve 'beşinci sınıf' insanlar
Bir Alman toplama kampından toplu kaçışın 77. yılı
Sırbistan'ın Niş kentinde, 12 Şubat'ta Red Cross toplama kampındaki isyanın 77. yıldönümü dolayısıyla bir anma töreni düzenlendi. İsyan sonucunda bir grup mahkum kamptan kaçarak partizan birliklerine ulaşmayı başarmıştı. Sputnik, mahkumların nasıl bir yaşam ve ne tür bir ölümden kaçtıklarını anlatıyor.
Sırbistan'ın Niş kentindeki toplama kampına (Anhalter Lager des Nisch veya Lager Nich) yakınındaki tren istasyonu Red Cross (Kızıl Haç) adı verilmişti.
İlk olarak 9 Nisan 1941'de Almanlar, Niş'in sanayi bölgesinde bulunan depo ve kışlaları savaş esirleri için kamplara dönüştürdü. Sırp tarihçilere göre, Almanlar öldürülen her Wehrmacht askeri için 100, yaralananlar için 50 esiri kurşuna diziyordu.

Sovyetler Birliği'ne yapılan saldırının ardından Haziran 1941'in sonunda, Red Cross önce hapishaneye, eylül ayına yakın ise Yahudi, Çingene ve çeşitli 'Reich düşmanlarının' tutulduğu toplama kampına dönüştürüldü.
Beş mahkum kategorisi
Kampın boşaltıldığı Ekim 1944'ten önce, Almanlar arşivleri ve kamp belgelerinin çoğunu imha etti. Bu nedenle kurbanların sayısı farklı kaynaklara göre değişiklikler gösteriyor. Üç buçuk yılda Red Cross kampına getirilen 30-40 bin arası mahkumdan yaklaşık 10 bini yakınlardaki Bubanj Tepesi'nde infaz edildi.
Sırp tarihçi Aleksandar Dindic'in bir çok makale ve kitapta yer alan verilerine göre, kamptaki mahkumlar beş kategoriye ayrılıyordu: Esirler, Yahudiler, partizanlar (Sırp komünist milisler), çetnikler (Sırp monarşist milisler) ve yabancılar. Tüm kategorilerdeki mahkumların Bubanj'a gitme şansları eşitti. Hepsi de Naziler'in nazarında 'beşinci sınıf' insanlardı.
Dikenli tellerle kaplı soğuk zemin
Kampın yerine açılan '12 Şubat Müze Anıt Kompleksi' kuratörü Nebojsa Ozimiç, Sırp basınına kamptaki korkunç yaşam koşullarını anlattı.
Örneğin, kampta Nazilerin sıradışı uygulamalarına maruz kalan çocuklar vardı: Baba, çocuğunu kurtarmak için gönüllü olarak onun yerini alabilirdi.
Ayrıca, soğuk zemini tamamen dikenli tellerle kaplı tek kişilik hücreler vardı: Mahkumlar ne oturabiliyor ne de uzanabiliyordu, uyumak mümkün değildi ve uykusuzluk onları çıldırtıyordu.
Ozimiç'e göre, mahkumların infazları belli bir grafiğe göre gerçekleşiyordu: Salı ve Cuma günleri. Ancak, 12 Şubat 1942 Perşembe günü bir grup, son günleri olacak cumayı beklememeye karar verdi.
Kaçış ve intikam
'12 Şubat Müze Anıt Kompleksi' kuratörü, Sputnik'e Nazi toplama kampındaki ilk toplu kaçışla ilgili bilgi verdi:
"Kamptaki tutsaklar, öldürülen Alman askerlerinin intikamı için Bubanj Tepesi'nde gerçekleşecek bir sonraki toplu infazın 13 Şubat'ta olacağını biliyordu. Bir grup mahkum, infazdan önceki gece kaçmaya karar verdi. 12 Şubat akşamı, akşam yürüyüşü sırasında mahkumlar kamp kapılarına doğru koşmaya başladı. Plandan haberdar olan Almanlar kapılarda önlem almıştı. Mahkumlar direkt dikenli tellere yürüyerek özgürlüğe doğru kaçmaya başladı...
...Kaçmayı planlayan 147 mahkumdan 105'i kamptan kurtulmayı ve partizan birliklerine ulaşmayı başardı. Kaçış sırasında 42 kişi öldü."
Miroslav Milovanoviç'in 'Niş'teki Red Cross Kampı' adlı kitabında, olayın görgü tanığının şu ifadeleri yer alıyor:

"Bahçedeki kar kandan kırmızıya dönmüştü. Üç katlı dikenli telli çit, savaş alanında olduğu gibi bir kaç yere çekilmişti. Daha sonra, öldürülen mahkumların öğleden sonra gömüleceği çukurları kazmak için kazmalı kürekli bir grup Yahudi getirdiler...
...Kampta yakınları bulunan kasabalılar, o gün ve ertesi günü ölenler arasında akrabalarının olup olmadığını öğrenmek için tel örgülü çitin etrafında dolanıyordu."
Nebojsa Ozimiç'e göre bu, işgal altında bulunan Avrupa'daki toplama kamplarında yaşanan ilk isyandı. Her ne pahasına olursa olsun, özgürlüğe kaçmaya karar veren silahsız ve bitkin insanların cesareti, kampta kalanlara pahalıya mal oldu: Yaklaşık verilere göre, Niş kampındaki toplu kaçış sonrası, kaçan her mahkum için 10 kişi olmak üzere 1000 mahkum infaz edildi.
Made on
Tilda