Yunanistan'da Alman birliklerinin 80 yıl önceki bombardımanlarına karşı kullanılan sığınaklar
Atinalılar 1936'ya kadar 'sığınak' kelimesi nedir bilmiyorlardı. Ancak savaş ve kaçınılmaz olan bazı olaylar, dönemin Yunanistan hükümetini halkın korunması ve Almanya'nın bombardımanlarından kaçabilmesi için bazı tedbirler almak zorunda bıraktı. Sputnik, Atina'daki yeraltı sığınaklarına bakma ve yer altında bombardımanların bitmesini beklemenin nasıl bir duygu olduğunu hayal etmenizi sağlayacak bir yazı hazırladı.
Tarihçe
Yunanistan 28 Ekim 1940'ta, İtalyan ordusu Arnavutluk'tan ülke topraklarına girmeye başladığında İkinci Dünya Savaşı'na girdi. Yunan ordusu İtalya'yı yenilgiye uğratıp birliklerini Arnavutluk'a geri çekmesini sağladı. Nisan 1941'de Almanya hükümeti, Yunanistan'ı kuşatması için birliklerini gönderdi ve böylece Yunanistan 1944'te kurtarılıncaya dek Alman birliklerinin işgalinde kaldı.
Kişi başına 1 metrekarelik alan
Yunanistan'ın savaşta olduğu 4 yıl boyunca Atina ve çevresinde 400'den fazla kamusal ve yüzlerce özel sığınak inşa edildi, zira 3 kattan yüksek her bina için güvenli bir alan gerekiyordu.
Çok katlı binalar, kamu binaları, demiryolu istasyonları, limanlar, fabrikalar, tiyatrolar ve halkın toplandığı başka alanlarda yüzlerce sığınak yapıldı. Devlet tarafından inşa edilen sığınakların kapasitesi 30.000-40.000 kişi kadardı. Özel sığınaklarla birlikte kent nüfusunun tamamının ihtiyacının karşılandığı düşünülüyordu.
Düzenli olarak tatbikat gerçekleştiriliyordu. Her kent sakininin bombardıman sırasında ne yapılacağını bilmesi gerekiyordu. Vatandaşların daha iyi bilgilendirilmesi için kent yönetimi tarafından devlet sığınaklarının girişine tabelalar konuldu. Sığınak inşaatları için sıkı yasalar getirildi. Her bir sığınağın duvarı en az 30 santim kalınlığında ve betonarme olmak zorundaydı. Ayrıca her sığınakta giriş ve ana yerleşim alanı olmak üzere en az iki oda olması gerekiyordu. Büyük sığınaklarda ayrıca bir yaşam alanı ve tuvaletlerin olması isteniyordu.
Ana girişte sağlam bir kapı olmasının yanı sıra her sığınağın ayrıca bir acil çıkış kapının olması da zorunluydu.
Sığınakların boyutu birbirlerinden farklı olabiliyordu. Tarihçi Konstantinos Kirimis'e göre, sığınakların bazıları çok küçüktü. Çok katlı binalarda bulunan bu küçük sığınaklar 30-40 kişi kapasitesindeydi. 1300 kişilik sığınaklar da vardı, bu sığınaklar 200 metre kadar uzundu ve birçok odaya sahipti.

Atina sığınakları uzun süre kalmaya yönelik değildi.
Bombardıman bitip, kentte sakin bir ortam oluştuğunda halk kendi evlerine dönüyordu. Sığınaklarda en fazla 3 saat kalınıyordu. Sığınaklarda kişi başına 1 metrekare alan ve kısıtlı hava düşüyordu. Gerektiği takdirde kimsenin konuşup hareket etmemesi gerekiyordu, zira bunun için daha fazla hava ve alan gerekliydi.

Sığınakların büyük bölümü 1936-1940 yılları arasında inşa edilmişti. Ancak mevcut yasa gereği savaştan sonra inşa edilen her apartmanda gerekli olduğu durumlarda sığınak olarak kullanılabilecek odaların inşa edilmesi gerekiyordu. Savaş sona erip hayat normale döndüğünde standartlar daha da hafifletildi.
İşgalcilerin elindeki sığınaklar
Alman birliklerinin işgali sırasında sığınaklar inşa edilmeye devam etti.
İleri teknolojiye sahip işgalciler, 1942-1944 döneminde o yıllar için ultra modern sığınaklar inşa ettiler. Bu sığınakların inşa edilme amacı da Hitler karşıtı koalisyonun bombardımanlarından korunmaktı. İşgalcilerin sığınaklarının büyük kısmı havalimanları, limanlar, depolar gibi askeri amaçlı kullanılan mevzilerin yakındaydı.
Bu sığınaklardan birinin duvarında duvar resimleri bulduk. Buradan sığınaklarda kendini duvarlara resim yaparak anlatmaya çalışan insanlar olduğunu anlıyoruz.
Konstantinos Kirimis
Tarihçi
İşgalci ordusu Yunan sığınaklarını da sürekli ele geçiriyor, bu sığınaklar farklı amaçlarla kullanılıyordu. Özellikle de işkence alanı olarak. Korai meydanı da böyle bir yerdi.
Atina sığınaklarının akıbeti
Günümüzde Atina'daki sığınaklar, savaş şekillerinin değişmesi, askeri teknolojilerin gelişmesi ve nüfus artışı gibi nedenlerden dolayı kullanılmıyor.
Ayrıca sığınakların çoğu geçen yıllar içinde zarar görmüş durumda, yeniden inşa ve restorasyon masrafı ise çok yüksek.

Birçok sığınak yıkıldı, bazı özel sığınaklar da depo ve diğer yardımcı alanlara dönüştürüldü. Sığınaklar günümüzde Yunanistan Kültür Bakanlığı'na ya da başka resmi kurumlara bağlı değil. Kirimis'in açıklamasına göre, her bir sığınağın mülkiyeti alan sahibine ait.
Sığınaklar üzerindeki denetim de genel anlamda polis ve Acil Durum Yönetim Kurumu tarafından yapılıyor.
Yunanistan'da bugün mevcut 400 devlet sığınağından yalnızca 1 tanesi çalışır durumda. Bu da bir bakıma Almanlar sayesinde. Zira Korai meydanındaki işkence alanı Yunanistan mücadele hareketinin sembolü oldu, bu alan daha sonra tarihi önem kazanarak anıtsal bir yer haline geldi.
"Günümüzde sığınaklardan sadece birkaçı ziyaret için uygun" diyen Kirimis'e göre, bu sığınaklar zamanla turistlerin ilgi odağı ve diğer büyük Avrupa ülkelerindeki gibi kültürel etkinlikleri alanları haline gelecek.
Yunanistan'da son zamanlarda da bir devlet kurumu sığınakların bazılarının restore edilip düzenlenmesi ile ilgilenmeye başladı. Şimdilerde bu çalışmalar için parasal kaynak arayışına ve projenin başlangıç aşamasına girildi.

© Sputnik
Made on
Tilda